Dİyabetli Hastalarda İmplant Tedavisi

Diyabet hastalığı ve tedavisi için kullanılan insülin, ağız içi cerrahi müdahaleler için engel ya da tehlike oluşturmaz.  Diyabetli hastalar diş hekimine gitmeden bir gün önce ve cerrahi müdahale sabahı mutlaka açlık kan şeker seviyelerini ölçtürmelidir. Kontrolsüz diyabette ve yüksek kan şeker seviyesinde yara iyileşmesi gecikir, iltihaplanma olasılığı artar.

Osseointegrasyon uzun dönem implant başarısındaki en önemli faktördür.

Periodontitis patogenezinde rol oynayan,kemik rezorbsiyonunu stimüle eden proenflamatuar sitokinler (IL-1β,TNF-α) peri-implantitis  patogenezinde de rol oynamaktadır . 

Diyabet patagenezinde de proenflamatuar sitokinler ve sistemik enflamasyonun etkin olması,  implant uygulamaları sonrası osseointegrasyon başarısı açısından büyük bir risk olarak ortaya çıkmaktadır.Dental implant tedavisi için uzun süre kontrendikasyon olarak kabul edilmiştir. Bu görüş, 1988 yılında yapılan NIH Dental İmplant Fikirbirliği Konferans’ı sonrasında oluşmuştur. 3

 Herhangi bir cerrahi müdahaleden önce hastanın tokluk kan şeker seviyesinin 180 mg / dl’nin altında olmadır. Cerrahi müdahaleler  hastalarda stres yaratır ve stres kan şekerini yükseltir. Bu nedenle operasyon öncesi ve sonrasında diyabetli hastalara motivasyon arttırıcı yaklaşımda bulunulmalı, a ğrı kesici ve sakinleştiriciler ile destek olunmalıdır. Bu tip hastaların sabah erken saatlerde işlemlerini  lokal anestezi altında yaptırmaları önemlidir. Yapılan tedavi, hastanın beslenme düzenini ve ilaç kullanım saatlerini aksatmamalıdır

Kontrol altında olan diyabet hastaları implant için uygun olarak değerlendirilirken, iyi bir glisemik kontrol sağlanamayan hastalar ise implant tedavisinden yararlanamamıştır. İmplantın başarısı yerleştirmeyi takiben osseointegrasyonun gerçekleşmesine bağlıdır. Protez uygulaması sonrası uzun dönem başarıda ise implant üzerine gelen fonksiyonel kuvvetleri karşılayacak alveoler kemik trabeküler yapı önem kazanmaktadır. 4

Uzun dönem implant başarısında kemik metabolizmasının bu derece önemli olması, özellikle diyabetik hastalarda zincirin zayıf halkası olabilir. 5

Osseointegrasyonun sürecinin hızlandırılması ve kemiğin güçlendirilmesi amacıyla çeşitli biyomateryaller kullanılmaktadır.  trombositten zengin plazma (PRP),  melatoninle + fibroblast büyüme faktörü 2 (rhFGF-2), rekombinant insan morfogenetik protein 2(rhBMP-2),  TGF-beta 1, BMP-7,  Bifosfanatlar 6

Tip 1 diyabet hastaları üzerinde yapılan çeşitli klinik değerlendirmeler sonucu kemik yoğunluğunda azalma ve doku yenilenme sürecinde değişiklik rapor edilmiştir. 7

Tip 2 diyabetin ise kemik doku yenilenme sürecine etkisi belirsizdir. Çeşitli çalışmalar, kemik yoğunluğu ve kırık oranı açısından diyabeti olmayan hastalardan farklı olmadığını göstermiştir. 8

Diyabetin periodontal hastalık düzeyini ve dolayısıyla diş kaybını artırdığı gösterilmiştir. 9

Diyabetin bir başka komplikasyonu da diş kaybı ve kısıtlı fonksiyonun yanı sıra azalmış hayat kalitesidir. 11

Dişsizlik ağız sağlığında dramatik bir düşüşe neden olur. Çiğneme fonksiyonunda azalma hastalığın glisemik kontrolünde etkili olan diyet alışkanlıklarını da etkiler. 12

Birçok çalışmada azalmış çiğneme fonksiyonu ile dişsiz hastaların aldığı sebze, meyve, et ve ekmek miktarı arasında güçlü bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Sağlıklı yiyeceklerin alımının azalması, vitamin, mineral, lif ve protein diyetinde bozulmaya neden olur. Bu durum dişsiz hastalar tarafından kolesterol ve yağdan zengin diyetle telafi edilir. 13

Tip 2 diyabeti ve diş kaybı bulunan ve yaşlanmakta olan populasyon implant tedavisinden çok büyük oranda yararlanır.

İmplant tedavisinin diyabet hastalarının oral rehabilitasyonu için gerekliliği açık olmasına rağmen elde edilecek faydalar hala tam anlamıyla açıklığa kavuşmamıştır. 14

Dişsiz hastalara implant uygulamaları sayesinde, yemek seçimindeki özgürlüklerinin kazandırılması daha taze ve daha sağlıklı yiyecekler yemelerini sağlayacaktır.  Çiğneme fonksiyonundaki kayıplar nedeniyle glisemik kontrolün sağlanmasında zorlanılan hastalar,dişlerin ve çiğneme fonksiyonunun yeniden kazandırılmasıyla belki de bu işten en fazla yarar gören kişiler olacaklardır.  Son dönemde implant başarısına yönelik glisemik kontrolü iyi tanımlanmış parametrelerle yapılan çalışmalar, diyabetli hastalarda implant uygulamasının glisemik kontrolden bağımsız olarak minimum risk oluşturduğu görüşünü desteklemektedirler. 15 

Ağız sağlığı, genel sağlığın ve sağlıklı beslenmenin önemli bir parçasıdır. Diyabet hastalarındaki diş kayıpları, diyabetin genel olarak kontrolü açısından oldukça kritik olan beslenmeyi de etkilemektedir.  16

 İyi bir glisemik kontrol iyi bir çiğneme fonksiyonu ile ilişkilidir. Diş kayıplarının implant uygulamaları ile giderilmesi hastaların diyabetik durumlarının düzelmesine katkıda bulunur. Literatürde implant kayıplarının glisemik kontrolle ilişkileri çok net değildir. Son çalışmalarda glisemik kontrolü iyi olmayan kişilerde dahi implant tedavisinin gerekliliği ortaya konmuştur, fakat osseointegrasyon açısından gecikmenin göz önünde bulundurulması gerekir.Diyabetli hastalarda;  Kontrollü beslenme, düzenli ilaç kullanımı, ihmal edilmeyen ağız temizliği ve diş hekimi kontrolleriyle ağız sağlığını korumak ve kendi dişleri ile yaşamak daha kolay ve keyifli olacaktır.

1”Özdemir ve ark 19

2 Ataoglu et al 2002

3 National Institutes of Health Consensus Development Conference 1988, World Workshop in   periodontics 1996, Blanchaert 1998, Wilson & Higginbottom 1998, Beikler & Flemmig 2003, Kotsovilis, et al. 2006, Javed & Romanos 2009

4 Thomas W. Oates ve ark. 20

5 Thomas W. Oates ve ark. 2013

6 Smith 1995, Fontana ve ark 2004, Courtney ve ark, 2005, Becker ve ark 2006 Takechi ve ark 2008

7 Krakauer, et al. 1995, Hampson, et al. 1998, Christensen & Svendsen 1999, Campos Pastor, et

al. 2000, Kemink, et al. 2000, Espallargues, et al. 2001, Valerio,et al. 2002, Heilman, et al. 2009

8 Barrett-Connor & Holbrook 1992, Bauer, et al. 1993, van Daele, et al. 1995, Forsen, et al. 1999, Tuominen, et al. 1999, Nicodemus & Folsom 2001, Sosa, et al. 2009

9 Emrich, et al. 1991, Safkan-Seppala & Ainamo 1992, Oliver & Tervonen 1993,Collin, et al.

1998, Oliver, et al. 1998

10 McGrath & Bedi 2001

12 Kawamura, ve ark. 2001, Nuttall,ve ark. 2003, Roumanas, ve ark. 2003, Savoca, ve ark. 2010

13 Osterberg & Steen 1982, Appollonio, ve ark. 1997, Ritchie, ve ark. 1997, Papas, et al. 1998, Mojon, ve ark. 1999, Sheiham, ve ark. 2001, Hutton, ve ark. 2002, Savoca, ve ark. 2010

14 Thomas W. Oates ve ark. 2013

15 Thomas W. Oates ve ark. 2013

16 Touger-Decker & Mobley 2003

Leave a Reply

Your email address will not be published.